Stereo Mikrofonlama

10th Nis 2015 Artline Blog, Genel

Müzik terminolojisinde Stereo “iki kanal” demektir. Stereo kayıt için de doğal olarak “iki kanal” açılması gerekir.

XY mikrofonlamada X eksenindeki mikrofon ile Y eksenindeki mikrofondan gelen sinyaller ayrı kanallara kaydedilir ve miksajda da stereo efekt için aksi yönlere panlanır. XY kayıt için iki mono veya bir stereo kanal açılabilir, ama her halükârda L ve R kanallarındaki bilginin eşit oranda açılıp kısılması gerektiğinden, stereo kanal açmak kontrol açısından daha kolay olabilir. Kanal panlarını dışarıya itersen stereo imaj o kadar genişler. Eğer çok kenara itersen imajın ortası boşalır, her iki kanalı ortaya getirirsen de bu sefer stereo imaj yok olur, duyduğun ses iki kanaldan gelen mono bir ses olur.
(Anlayacağın gibi sesin stereo olması için iki kanaldan geliyor olması yeterli değildir, her iki kanaldan gelen sesin havada birleştiklerinde bir üç boyutlu imaj oluşturabilmeleri gerekir.)

XY’nin avantajı, X ve Y eksenlerindeki sesler mono olarak mikslendiklerinde birbirlerini sıfırlamazlar veya comb filter (tarak şekilli filtre) etkisine sebep olmazlar. Ayrıca XY kayıt çok basittir, ilave ekipman gerektirmez, her yerde emniyetle kullanılabilir, mikrofonlardan gelen sinyal doğrudan LR stereo olarak mikslenebilir. Ancak dezavantajı da genelde stereo imajda orta bölgedeki bilgi stereo imajın kenar noktalarındaki bilgilere göre biraz zayıf kalır (kardioid alış paterninin en iyi alış yaptığı bölgenin stereo imajdaki uç noktalara dönük olması sebebiyle).

M+S tekniğinde ortadaki bu boşluğu kontrol etmek daha mümkündür. Bu teknikte açılacak kanalların stereo veya mono olması kullanılacak ekipmana göre değişir. Şöyle ki, eğer elinizde gelen M+S bilgisini LR stereoya dönüştürebilecek bir hardware decoder ünitesi varsa, o zaman bir stereo kanal açılır ve decoder’in çıkışı doğrudan sanki XY stereo kaydedermiş gibi kaydedilir. Ama tecrübeli kayıtçılar genelde bu yöntemi biraz fazla sınırlayıcı bulurlar, zira sinyali stereo olarak kaydettiğiniz anda artık stereo imaj genişliğine müdahele etme şansınız pek olmaz. Oysa iki mono kanal açılır ve M ve S sinyalleri oldukları gibi decoder’den geçmeden kaydedilirse, miksajda bu decode işleminin seviyesine müdahele ederek stereo imaj genişliğini kontrol etmek mümkün olur. Bunu yapmak için:

1) S kanalına kaydedilmiş olan Figure 8 mikrofon bilgisinin bir tıpkı kopyası çıkarılır (duplicate track). Böylece birbirinin aynısı iki tane S kanalı elde edilir.

2) S kanallarından biri Ø (phase invert/faz çevirme) butonu ile tam ters faza çevirilir. Orijinal kanala S+, ters çevirilen kanala S- adı verilir.

3) S+ ve S- kanalları birbirlerine ters yönde tam olarak (potansın sonuna kadar) panlanır, volüm potansları da birbirlerine kilitlenir. Eğer birisi açılacaksa diğeri de aynı miktarda açılacaktır, veya aynı miktarda kısılacaktır. S+ ve S- seviyeleri farklı değerlerde duramaz.

4) Ortaya bakan cardioid paternli mikrofonun bilgisini içeren M kanalı tek olarak kalır ve tam merkeze panlanır.

5) M kanalının volümünü arttırıp S kanallarının volüm seviyesine yaklaştırdığınızda stereo imajın açıldığını, M kanalını geri çektiğinizde de stereo uçlardaki imajın ortaya doğru çöktüğünü hissedersiniz. Eğer M kanalının volüm seviyesi S kanallarını geçerse bu sefer stereo imajda mono bilginin çok daha kuvvetlendiğini ve stereo imajın diğer taraftan içeri doğru katlanmaya başladığını hissedersiniz.

AB- OMNI mikrofonlarla yapilir. Kisa ve uzun aralikli olabilir. Mikrofonlar kaynaga dik acida konur, birbirlerine paralel.
Daha cok POP muzik Davul kayitlarinda kullanilir. Dagilimi genis ama dogal degildir, faz sorunlarina gebedir.

XY- CARDIOID mikrofonlarla yapilir. Mikrofonlar capsulleri birbirine dik aci yapacak sekilde ve neredeyse birbirine dokunacak sekilde yerlestirilir. Cok dogal ve sorunsuz imaj verir. Orta kanal agirliklidir. Caz kayitlarinda ve Rock kayitlarinda ragbet gorur.
MS tekniğinin bir avantajı kayıt monoya dönüştürüldüğünde faz problemi olmamasıdır: S kanalının orijinali (S+) ile fazı ters çevrilen hali (S-) ortada buluştuğunda bu iki kanal faz farkından dolayı birbirlerini iptal (cancel) eder.

Faz problemi yaşanmayan diğer bir stereo mikrofonlama tekniği ise, Vedat ve Mahcem’in de dedikleri gibi, XY tekniğidir.

AB stereo mikrofonlama tekniği geniş ve ferah bir sonuç verir ancak ses dalgaları iki mikrofona farklı zamanlarda ulaştığı için, özellikle kayıt monoya dönüştürüldüğünde ya da panorama daraltıldığında, faz problemleri boy gösterir. AB stereo mikrofonlama bir spaced pair mikrofonlama tekniğidir. Spaced pair Türkçe’ye aralıklı çift olarak çevrilebilir – kolayca tahmin edilebileceği gibi bu isim (XY gibi mikrofonlama tekniklerinin tersine) iki mikrofon arasında mesafe olmasından kaynaklanmaktadır.

ORTF- AB’nin biraz açili hali desek yanlis olmaz. Mikrofonlar soyle bir saga bir sola kivrilir. Budur.

M-S- Mid-Side- Bir figure 8 bir de cardioid mikrofonla yapilir. Yeni baslayanlar icin karisik set-up’i vardir. Figure 8 mikrofondan gelen balansli sinyal iki balanssiz sinyale ayrilir, bir tarafin fazi çevrilir. Bu sinyaller bir saga bir sola, cardioid de ortaya verilir. Bir kez kullandim bir daha da kullanmadim.

Blumlein- Iki figur 8 mikrofon XY gibi yerlestirilir. Sinyal bir onden bir arkadan alinir. Guzel odada nefis sonuclar verir, ambians alisi kuvvetlidir. Steve Albini’nin en sevdigi yontem olmakla beraber, ribbon mikrofonlarla olursa tadindan yenmez. Bu yontemi kullandigim canli bir kayit var, resimleri ve ayri ayri kanallariyla sunabilirim buradan.

Ayrica 1/3 kuralini stereo tekniklere uyarlayamayiz, ama iki ayri stereo grubun kaynaga uzakligini hesap ederken kullanabiliriz.

ORTF genelde klasikçilerin tercih ettiği bir kayıt şeklidir, büyük orkestra kayıtlarında güzel netice verir zira zaten sahnenin her tarafında bir enstruman bulunmaktadır, miksaj da kondüktör tarafından yapıldığından ORTF ile genel ambians güzel yakalanır. Ancak rock ve pop kayıtlarında da kullanıldığı gözlenmektedir.

XY ve Blumlein mikrofonlama için stereo coincidental (yani ayni eksen üzerine birbirini 90 derece kesen açıda yerleştirilmiş iki membranlı) mikrofonlar idealdir, mesela Vedat’ın da dediği gibi bir Royer SF-12 stereo ribbon, AEA R-88 veya hepsinin atası Bang & Olufsen BM5 gibi bir mikrofon işi bitirir (tavan arasına bir bakın, babanızdan kalma eski B&O makara teybin yanında geldiği için “ne bu ya, dandik mikrofon” deyip köşeye attığınız bir BM5 aslında şu ana kadar sahip olup da farkında olmadığınız en güzel kayıt cihazı olabilir). Veya karakteristikleri birbirine eşlenmiş iki ayrı mono mikrofon da aynı işi görür. Ancak yine Vedatın belirttiği mikrofon paternlerine ve her iki mikrofonun da eşlenmiş olmasına dikkat etmek gerekir (matched pair).

M+S Middle + Sides demektir, ses alışları doğrultusunda bazıları Mono + Stereo da der, resimlerde alttaki mikrofon cardioid’dir, önden gelen Mono sesi alır, üstteki mikrofon 8 şekillidir, yanlardan gelen sesi alır, M+S uyumlu preampli de o sinyali stereoya dönüştürür. M+S tekniği M+S uyumlu bir preampli gerektirir, aksi halde normal mic pre’ler Figure 8 mikrofondan gelen sinyali stereoya dönüştüremez.

Faz problemi şudur: Bir sinyalin kendi kopyası ile aynı hat üzerinde aynı doğrultuda ve eşzamanlı olarak hareket etmemesi neticesinde bu iki sinyalin toplamında sinyalin orijinaline oranla oluşan hasardır. Bu sinyaldeki frekans bileşenlerinin değerleri ve faz kaymasının miktarına göre değişir. Şöyle ki:

Diyelim ki bir davul kitini iki mikrofonla kaydediyoruz. Davul kitindeki her bileşen mikrofonlara farklı mesafelerde olduklarından üzerlerine her vurulduğunda çıkan ses dalgaları bu iki mikrofona farklı zamanlarda varacaklardır. İki mikrofona da aynı mesafede olan bölümlerin sesleri mikrofon membranlarına eşzamanlı olarak vardıkları halde orta noktadan kenara doğru kayık olan bileşenlerin ürettikleri sesler kendi bulundukları tarafın mikrofonuna diğer taraftan daha önce varacaklardır. Bu durumda, bu her iki mikrofondan gelen sinyaller bir kanalda birbirlerine karıştırıldıklarında, yani bir sinyal kendisinin geciktirilmiş hali ile karıştırıldığında, bu sinyaller içerdikleri seslerin frekans aralığı ve gecikme miktarına göre ya birbirlerini yükselteceklerdir, veya birbirlerini sıfırlayacaklardır. Neticede dümdüz olması gereken bir frekans cevap eğrisi bir tarak gibi yer yer çökmeler, yer yer çıkmalar ile dolacaktır (o yüzden zaten bu olaya “comb filter effect”, “tarak filtre etkisi” adı verilir):

Ses ve özellikle müzik prodüksiyonlarında mono uyumluluğu gözardı edilemez bir şarttır. Bir miksajın stereoda içerdiği seslerin aynı frekans kazanç değerlerini monoda da koruması gerekir. Zira yapılan bir müzik prodüksiyonunun gerçek dünyada her yerde her şartta her ekipmanda doğru olarak stereo tercüme edilmesi mümkün olmaz. Mesela FM radyo alıcıları eğer gelen FM sinyalindeki stereo ses bilgisini doğru olarak çözemezlerse otomatik (veya manuel) olarak monoya çözerler. AM radyo yayınlarının tamamı monodur (zira AM tarzı modülasyon prensibi gereği stereo bilgi kodlayamaz). Televizyon alıcılarının önemli bir kısmı mono ses üzerine çalışır. Konser, salon tavan ve geniş alan seslendirmelerinde ses hep mono olarak işlenir. Dolayısı ile stereo mikslenen bir sesin mutlaka ve mutlaka mono uyumluluk testinin de yapılması gerekir.

Eğer stereo miksinizde size gayet güzel gelen bir hi-hat’in veya reverbin monoya düştüğünde kaybolduğunu, veya stereoda sorunsuz tınlayan zillerin monoya düştüğünde sanki flanger efektinden geçirilmiş gibi hşşiyuvvuişşhhiyuvvuişş diye fırıl fırıl döndüğünü dehşet içinde duymak istemiyorsanız, kayıt aşamasından itibaren bu gibi detayları göz önünde bulundurmanız gerekir. Zira herşey miksajda hallolmaz, sorunlar miksajda çözülmez, tam aksine ortaya çıkar. Sanıldığı gibi mastering de herşeyi “toplamaz” (meşhur “abi masteringde toplar di mi?” sorusunun cevabı.)